Sahibi yüzde 100 Rusya olan bir proje şirketi kurulacak.
Türk tarafı bedelsiz olarak araziyi Rus şirketine devredecek. (devir teslim gerçekleşti)
Rus şirketi buraya dört adet VVER-1200 Rus modeli reaktör ünitesi kuracak.
Santralin, yardımcı tesislerinin ve üretilecek elektriğin sahibi Rus şirketi olacak.
Nükleer santralin inşası için, Rusya'dan kalifiye işçiler ve personel -bunu özellikle Gülnar, Büyükeceli ve Aydıncık'ta oturan yurttaşlarımız iyi anlasınlar- çalıştırılacak. Nükleer santral Rus personel tarafından işletilecek.
Ruslar Akkuyu sahasında 10 bin kişilik işçi köyünün oluşturulmasını istemektedirler ancak bu işçilerin hangi oranda Türklerden oluşacağı konusunda bir açıklık yoktur.
Yine Türk tarafı, Rus çalışanların ülkeye giriş çıkışı, Akkuyu sahasına yerleşimi, çalışanların edindiği taşınır ve taşınmaz mallarının yönetimi konusunda özel kolaylıklar uygulayacaktır yani Ruslar Akkuyu'da âdeta incirlik gibi özerk bir üs elde etmiş olacaklardır.
Rus proje şirketi, santralin hisselerini satmak isterse Türk tarafının hisseleri en fazla yüzde 49 olabilecektir yani çoğunluk hisseleri Ruslarda olacaktır. Ayrıca santrale yakıt Rusya'nın TVEL şirketi tarafından sağlanacaktır.
Yine, Türkiye Elektrik Ticaret AŞ de Rus tarafıyla kurulacak birinci ve ikinci ünitenin üreteceği elektriğin yüzde 70'ini, üçüncü ve dördüncü ünitelerin de yüzde 30'unu on beş yıl süreyle 12,35 ABD senti olacak şekilde alım garanti sözleşmesi imzalayacaktır.
Yine, Akkuyu sahası için düşünülen VVER-1200 model üniteler Rusya tarafından yeni geliştirilmiştir. Daha henüz dünyada VVER-1200 model bir reaktör işletme halinde bulunmamaktadır ve henüz rüştünü ispatlamış reaktörler değildir. Rusya bu modeli ilk kez Leningrad Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesi ile Novovoronezh Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesinde inşa edeceğini açıklamıştır.
Akkuyuda inşa edilecek santral, bir ülke sınırları içinde bulunup da sahibinin bir başka ülke olduğu dünyanın ilk nükleer santrali olacaktır. Hiç bir ülkede yabancı bir devlet, başka bir ülkede nükleer santralın hem finansmanını hem inşaatını hem de işletmesini yüklenmedi. Böyle bir proje dünyanın hiçbir ülkesinde şu ana kadar gerçekleşmedi.
Uzmanlar, böyle bir anlaşmanın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun denetim regülasyonlarına uygun olmadığını belirtmektedirler. Nükleer santral yapmak için uğraşan ülkelerin tamamında devlet nükleer santralin sahibidir veya ortağıdır. Dünyada ilk nükleer santral alanında benzeri bulunmayan bir ihale modeli ve santral üzerine imzalanan bu anlaşma ile ilgili ülkemizde nükleer teknolojiyi, nükleer santralleri savunan tüm akademisyenler, bürokratlar ve teknokratlar bile isyan etmektedir.
Örneğin son otuz yılda nükleer santralin Akkuyu'da kurulması için çalışan Hacattepe Üniversitesi Nükleer Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Profesör Doktor Osman Kemal Kadiroğlu, EKOIQ Yeşil İş ve Yeşil Yaşam Dergisinde yayımlanan röportajında Rusya ile Türkiye Hûkümeti arasında yapılan anlaşmayla ilgili olarak "Ülkemize büyük bir kazık atılıyor ama ne yazık ki bizde nükleer santral tipi seçimlerine rüşvet veya siyasi dayatmacılık karışmaktadır." demektedir.
Bu alışverişten Türkiye ne kazanıyor? Doğal gaz dış alımımızda Rusya'ya bağımlılığımız yüzde 64, petrolde yüzde 33. Buna bir de nükleeri ihalesiz olarak Rusya'ya verme niyetini eklerseniz enerjideki bağımlılığımız yüzde 80'e gelmektedir.
Alışveriş olunca bir şey verilir, bir şeyler alırsınız ama ülkeden verip, aldığınızı şirketler adına almak kabul edilebilir bir devlet yönetimi değildir. Nükleeri de Ruslara verirken bir şirketin projesi haline dönüşen Samsun-Ceyhan Rus petrolünü sağlamak, bir diğer şirkete, Gazprom ile evlilik yüzüğü takmak... İşte Türkiye'nin kazandığı budur. Üstelik bu şirketin elinde yirmi üç ilin gaz dağıtım lisansı var. Daha yalın bir ifadeyle, Gazprom'a sadece gaz ithalinde değil, gaz dağıtımında da bağımlı hale geliyoruz Rusya'ya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder