4 Aralık 2011 Pazar

Yazarlar Şahin Alpay Nükleer enerjiye muhalefet yükseliyor! ZAMAN

Yazarlar Şahin Alpay Nükleer enerjiye muhalefet yükseliyor! ZAMAN

AKKUYU NGS GÜLNAR YANGINI VE BÜYÜKECELİDEKİ ELEKTRİK KESİNTİLERİ

35 Yıldır karabulutlar gibi Büyükecelinin üstüne çöken Nükleer Santral hikayesi daha inşata başlamadan beldenin nüfusunun yarıya düşmesine neden oldu. Yıllardır iş verme vaadleri ile kandırılan yöre halkı daha fazla dayanamadı halkın çoğunluğu çevre ilçelere göç etmek zorunda kaldı bilinçli olarak akkuyu bölgesine hiç bir yatırım yapılmadı. NGS daha faliyete geçmeden köy boşaldı, tarım durdu, hayvancılık bitti. Beldeyi ayakta tutan sadece yaz turizmi yöre halkı nasibini fazlasıyla aldı. Büyükeceliye her gittiğimizde saatlerce elektrik kesintileri olur halkın en büyük sıkıntısı elektrik kesintilerinin sıkca olması diyebiliriz düğünlerde dahi beldeye elektrik verilemediği zamanlar oluyor, hafif rüzgar yada yağışla elektrikler kesiliyor, elektrik kesintisini yaşadığım o anlarda kendi kendime soruyorum 2-3 bin nüfusluk beldenin elektriğini sağlıklı olarak karşılayamayan enerji nakil hatlarının bakımını yapamayan bu zihniyet büyükeceliye 2 km kuş uçumu uzaklıktaki akkuyuda kurulacak olan ngs den üretilecek elektriği  tüketicilere nasıl ulaştıracak. 5-6 yıl önce Gülnar yangını oldu bölgenin en büyük yangınlarından biri idi nitekim yangın Büyükeceliye de tehtit eder olmuştu fakat söndürelemiyordu, denize doğru sürekli esen rüzgar önüne gelen herşeyi yakıp geçti, belde halkının yoğun çalışmaları ile yangın söndürüldü özellikler belediyede çalışan personelin canı pahasına yangını söndürme gayretleri sonuç vermişti bölgede 100 arazör 10 larca iş makineleri uçaklar ve Helikopterler görev aldı, o tarihte NGS faliyette olsaydı Büyüyecelilerin gayreti olmasaydı Gülnar yangını Akkuyudan çıkarak büyük felaketlere yol açabilirdi.

3 Aralık 2011 Cumartesi

Hangi ülkeler nükleer enerjiden vazgeçti?

 Dünya nükleer enerjiden vazgeçiyor


Fukuşima’daki felaketten sonra pek çok ülke nükleer planlarını askıya aldı ya da iptal etti;

- Japonya 14 yeni reaktörün inşaatını iptal etti.

- İsviçre 3 yeni nükleer reaktör planını iptal etti ve 2034 yılına kadar nükleer santrallerini kapatacağını açıkladı.

- Almanya hükümeti 7 santrali kapattı ve 2022 yılına kadar da santrallerin aşamalı olarak devre dışı bırakılması planlanıyor.

- Çin hükümeti nükleer santral planlarını askıya aldı.

- İtalya’da nükleer santral kurulması konusu referanduma taşındı.

- Avrupa’da nükleer santrallere dayanıklılık testi uygulanıyor.

Japon tarımında radyasyon tehdidi

Japon tarımında radyasyon tehdidi

Japonya'da yapılan yeni bir araştırmaya göre, kuzeydoğu Japonya'daki radyoaktif kirlilik, tarım yapılması için güvenli kabul edilen sınırı aşıyor.

Sezyum 137 onlarca yıl doğada kalabilen bir radyoaktif element

Uzmanlar, gıda üretiminin büyük olasılıkla etkileneceğini söylüyor.
Ulusal Bilim Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan çalışmaya göre, Fukuşima Nükleer Santrali'ndeki kazadan sonra radyoaktif izotoplar ülkeye yayıldı.
Tarım arazilerinin kirlenmiş olabileceği kaygısı nedeniyle, uzmanlar Japonya'da üretilen, sebze, meyve ve etin güvenli olup olmadığını araştırdı.
Kazanın ardından tarım ürünleri üzerinde yapılan ilk çalışmada, radyasyonun güvenli kabul edilen seviyenin çok altında olduğu sonucuna varıldı.
Ancak, uluslararası bir araştırma ekibi, radyasyon seviyelerine ikinci kez bakılması gerektiğine karar verdi.
ABD'denin Maryland Eyaleti'ndeki Uzay Araştırmaları Birliği'nden Teppei Yasunari ve çalışma arkadaşları, Japonya'nın 47 bölgesinin 46'sındaki toprakta, sezyum-137 elementini ölçtü.

Sezyum 137 tehlikesi

Uzmanlar daha sonra bu sonuçları, kazadan sonraki hava durumuna dayalı simülasyonlarla birleştirdi.
Sezyum 137, doğada onlarca yıl kalabiliyor.
Bu yüzden, Fukuşima'daki soğutma sistemlerinin çalışmaması nedeniyle yaşanan erime dolayısıyla yayılan diğer radyoaktif maddelerden daha çok kaygı yaratıyor.
Uzmanlar, Fukuşima yakınlarındaki sezyum 137 miktarının, güvenli kabul edilen seviyenin sekiz kat üstünde olduğunu açıkladı.
Komşu bölgelerdeyse, güvenli seviyenin çok az altında olduğu tespit edildi.
Dergide yayımlanan bir başka araştırmada da Fukuşima ve komşu bölgelerindeki sezyum 137 miktarının yüksek olduğu saptandı.

BBC'nin yaptırdığı bir araştırmaya göre kamuoyunun geniş bir kesimi yeni nükleer santraller istemiyor

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/11/111125_nuclear_poll.shtml

BBC'nin yaptırdığı bir araştırmaya göre kamuoyunun geniş bir kesimi yeni nükleer santraller istemiyor ve nükleer enerjiye güvenmiyor.
23 ülkede düzenlenen ankete göre halkın yalnızca %22'si "nükleer enerjinin nispeten güvenli ve önemli bir kaynak olduğuna, bu nedenle daha fazla nükleer santral yapmak gerektiğine" katılıyor.
Buna karşılık Türklerin %41'i nükleer enerjinin tehlikeli olduğunu, tüm santrallerin en kısa sürede kapatılması gerektiğini düşünüyor.
Yüzde 32'lik bir kesim ise dünyada var olan nükleer santrallerin kullanılmasını ancak yenilerinin yapılmamasını istiyor.
Yani toplamda %73, yeni nükleer santrallere karşı. Diğer ülkeler genelinde ise bu rakam %69.

Yenilenebilir enerji için umut

GlobeScan şirketine yaptırılan araştırmada kamuoyunun yenilenebilir enerji kaynaklarına yaklaşımı da incelendi.
Buna göre pekçok ülkede halk yenilenebilir enerji kaynaklarından umutlu.
Yüzde 71 gibi ciddi bir çoğunluk, ülkelerinin 20 yıla kadar kömür ve nükleer enerjiden vazgeçebileceğine, bunların yerini enerji tasarrufu ve güneşle rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla doldurabileceğine inanıyor.
Türkler bu konuda biraz daha az iyimser: Enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerjinin yeterli olacağına yüzde 65'lik bir kesim inanıyor.
Araştırma Temmuz-Eylül ayları arasında, Japonya'daki Fukuşima-2 nükleer santralinin deprem ve tsunamide zarar görmesinden birkaç ay sonra yapıldı.
Mart ayındaki depremden sonra bazı çevreciler Fukuşima santralinin bu büyük felakete rağmen ciddi bir hasar görmediğini, yeni bir Çernobil yaşanmadığını söyleyerek nükleer enerjiye daha fazla destek vermeye başlamıştı.
Başka bir grup ise yaşananların tehlikeleri yeterince ortaya koyduğunu, üstelik rüzgarla dağılan radyoaktivitenin etkisinin uzun erimde görüleceğini söyleyerek bu görüşe karşı çıkmıştı.

Santral sahibi ülkelerde durum

GlobeScan 2005 yılında da nükleer reaktörleri olan sekiz ülkede benzer bir araştırma yaptı.
Bunlardan çoğunda nükleer santrallere muhalefet artmış görünüyor.
Örneğin Almanya'da nükleer enerjiye muhalefet altı yıl önce %73 oranında iken, şimdi %90. Zaten Alman hükümeti de geçtiğimiz aylarda nükleer programını kapatmaya karar vermişti.
Nükleer santral karşıtlığı Fransa'da %66'dan %83'e, Rusya'da da %61'den %83'e yükselmiş durumda.
Buna karşılık nükleer santralin zarar gördüğü Japonya'da santrallere muhalefet nispeten az artmış: %76'dan %84'e yükselmiş.
Var olan santralleri hemen kapatmaya en istekli ülkeler Almanya ve İspanya olurken, santrali olmayıp da isteyen ülkelerin başını Nijerya (%41), Gana (%33) ve Mısır (%31) çekiyor.
2005-2011 döneminde nükleer enerjiyi tehlikeli görenlerin oranının artmadığı, aksine azaldığı iki ülke var: İngiltere ve ABD.
"Santralleri hemen kapatalım" diyenlerin oranı İngiltere'de %23'ten %15'e düşmüş; ABD'de ise %20'den %14'e.
Buna karşılık her iki ülkede de "yenilerini yapmadan eskileri kullanalım" diyenlerin oranı artmış.
Başka şirketler tarafından yapılan araştırmalar da İngiltere ve ABD'de nükleer enerjiye desteğin daha fazla olduğunu gösteriyor.

30 Eylül 2011 Cuma

Büyükeceliler ve Akkuyu Nükleer Santrali

   35 yıldır kuruldu kurulacak derken mevcut hükümet  Akkuyu Nükleer Sanralinin yapımını Rusyaya verdi. İlk etapta normal gibi görülen anlaşmada elektriğin birim fiyatı 20 cent civarıydı mevcut hükümet buna ses çıkarmadı muhalefetin sesini yükseltmesiyle mahkeme kararıyla ihale iptal edildi. Mevcut hükümet nükleer santral için tekrar düzenleme yaparak birim fiyatı yaklaşık 13 cent ten alım garantisi verek hükümetler arası anlaşma ile santralin yapımını  tekrar rus şirketine verdi.
  30 Yıl zaman zarfında Büyükeceli halkı ne yaptı; başlangıçta köy halkının nerdeyse tamamı nükleer santrale karşıydı. 30 Yıllık zaman zarfından günümüze yaklaştığımızda köy halkından nükleere karşı olanların sayısı azalmış durumda nedenlerine gelince tabiki işssizlik ön plana çıkıyor, diğer bir husus seçilenlerin nükleer santrale seçilmeden önce karşı olmasına rağmen seçildikten sonra mücadele göstermeden nükleer yanlısı olmaları bence belde halkının mücadelesinde kırılma noktaları olmuştur. Ülkemize olduğu gibi Büyükecelide bir çok konu siyasetle şekilleniyor belde sakinlerinin bazıları  özlerinde nükleere karşı olmalarına rağmen mevcut hükümetin nükler santralde kararlı olması özlerinde nükleer santrale karşı olan insanların tepkisiz kalmasına neden olmaktadır. Beldede merak edilen en önemli konu Nükleere karşı olduğunu beyan ederek seçimlere giren belde başkanlarının belli bir süreden sonra nükleerci tavır sergilemelerinin sebeblerinin ne olduğudur. Belde halkının bazılarıda    artık nükleer santralin devamlı gündem olmasından haklı olarak bıkarak sessizliğe bürünmüştür kısacası Büyükeceliye gerçekci bakarsak özünde büyük çoğunluğu nükleer santrallere karşı olmasına rağmen bunu eylememe dönüştüremesinin nedeni bir araya gelememeleridir ve en önemlisi öğrenilmiş çaresizlik içerisinde olmalarıdır biz ne kadar karşı çıkarsak çıkalım yinede yapılacak mantığı öne çıkmaktadır sonuç olarak 35 yıldır nükleer santral yapılmadıysa bunun baş mimarı Büyükeceli halkıdır malesef Büyükeceliler bu gerçeği unutmuştur yada unutturulmuştur.

Nükleer karşıtları ‘Ölüm bölgesine’ yürüdü

Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Akkuyu beldesinde  yapılması planlanan atom santrali, NKP (Nükleer Karşıtı Platform) Mersin üyeleri ve Akkuyu köylüleri tarafından protesto edildi. Protesto için Mersin, Erdemli, Silifke, Gülnar, Anamur, Aydıncık ilçelerinden yola çıkan gruplar Akkuyu(Büyükeceli) Belediyesi köy kahvesi önünde buluştu. Buradan yürüyüşe geçen grup, Mersin-Antalya karayolundan yürüyerek santralin yapılması planlanan bölge önünde oturma eylemi gerçekleştirdi.
Oturma eylemi sırasında söz alan konuşmacılar özetle, atom enerjisi üretmenin zararları ve tehlikelerini anlatıp güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin bölgelerinden olan Akkuyu’ya  nükleer santral yapmanın ülke çıkarları için ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan hiç bir yarar sağlamayıp tam tersine bölge ekonomisinde önemli bir yer tutan tarımı, turizmi ve balıkçılığı yok ederek ekonomik kayba yol açacağını, çalışacak mühendis ve işçilerin yurtdışından getirileceğinden istihdam açısından sosyal bir yönü olmadığını, kontrol ve kullanımının bir başka ülkenin elinde olması nedeniyle dünyada eşi olmadığını ve siyasi olarak da kamu yararından söz edilemeyeceğini dile getirdi.  İlk konuşmayı NKP dönem sözcüsü Sebahat Aslan yaptı. Bütün konuşmacılar nükleer santral istemediklerini anlattı.



Akkuyu köylüleri, “Köy halkının ikiye bölünerek bir kısmının santrala karşı olduğunu açıkça dile getirdiğini, bir kısmının ise resim ve görüntülerinin çekilerek tespit edilmekten korkup eylem ve etkinliklerde yer almak istemediklerini kalan kesimin de belki bir iş bulma umudu ile karşı olduklarını belli etmediklerini” söyledi. (Mersin/EVRENSEL)

18 Eylül 2011 Pazar

BÜYÜKECELİ

Büyükeceli Mersin’ in Gülnar ilçesine bağlı bir sahil kasabası. Mersin – Antalya yolu üzerinde, Mersin’ e 130, Silifke’ ye 50 ve Antalya Gazipaşa’ ya 170 km mesafede. D-400 karayolu üzerinde olması nedeniyle ulaşımı da kolaydır.
Büyükeceli adını zamanında  o bölgede yaşamış bir kraliçe(ece)den alır.
Büyükeceliye giriş yaptığınızda  yeşil ile mavinin kucaklaştığını göreceksiniz. Ormanla ile deniz iç içedir. Akkuyu Nükleer Santralinin  bu bölgeye kurulacak olmasından dolayı turizme gerekli yatırım yapılmamıştır. Akdeniz bölgesinde nadir bakir alanlardan biridir. Bölge de 1 otel, 1 motel, 1 de Bungalov evleri vardır. Son yıllarda Bungalov evleri bölgenin parlayan yıldızı olmuştur. Nükleer santralin yapılacağı bölgeye onbinlerce Bungalov evleri yapılabilir.
Büyükeceli  Şelalesi ile de ünlüdür şelalenin adı çağlayan şelalesidir, Ocak, Şubat, Mart aylarında çoşkulu akar yüksekliği 70 metredir. Büyükeceli nin bir başka adı çağlayıktır bu ismi çağlayan şelalesinden almıştır. Nüfus 1700 civarıdır Nükleer Santralden dolayı bölge gelişemediği için 35 yıldır  göç vermektedir. Bölgede turfanda sebze meyva ,badem, keçi boynuzu, zeytin, kaysı, turunçgiller yetiştirilmektedir.

Siemens nükleerden vazgeçti

Alman endüstri devi, Japonya’daki nükleer santral faciasından sonra nükleer enerji alanındaki yatırımlarını durdurmaya karar verdi.
Siemens’in üst düzey yöneticilerinden Peter Loescher, Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada, Japonya’daki Fukuşima nükleer santralinde yaşanan felaketin, şirketin bu yönde bir karar almasında etkili olduğunu belirtti.
Loescher, Siemens’in ”nükleer faslını” tamamen kapattığını, bundan böyle nükleer enerji santralleri kurmayacağını kaydetti.
Siemens’in Rus nükleer enerji şirketi Rosatom’la kurmayı planladığı ortaklığın da iptal edileceğini ifade eden Loescher, söz konusu şirketle işbirliğinin ”başka alanlarda” sürebileceğini vurguladı.
Loescher ayrıca, Alman hükümetinin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş konusundaki kararına destek verdiklerini de söyledi.
Almanya Başbakanı Angel Merkel, Mayıs ayında yaptığı açıklamada, Almanya’daki 17 adet nükleer reaktörün 2022 yılına kadar kapatılacağını duyurmuştu.

Anadolu’daki Kandil Dağları...

Silahları var...
Kepçe, dozer, greyder, delme makinesi...
Arada bir patlamalar oluyor...
Her patlamada irkilip gözlerini kısan köylüler orada bir yaşamın söndüğünü biliyorlar, biraz daha hüzün çöküyor yüzlerine...
Mayın mı dayı?..”
Dinamit...
*
Aşağıdaki kentlerde çalacak, yağmalanacak fazla bir şey kalmadığını bilen beleşçi sermaye, bu kez dağlara, ormana, derelere saldırıyor...
Dünya mirası derelerde HESler, yaylalarda termik santrallar, yeryüzünde eşi olmayan ormanların altında madenler...
Birer savaş alanı...
Dereden suyu, tarladan toprağı, ormandan ağacı ayırıyorlar...
Anaları yok ki ağlasın...
*
Anadoludaki Kandil dağlarında zaman zaman sıcak çatışma çıkıyor...
Gerzede, Tortumda, Hopada, Kazdağlarında...
Polis ve jandarma birlikleri, panzerlerle, zırhlı araçlarla, konvoy halinde dağlara doğru yola çıkıyor...
Gaz bombaları...
Coplar...
Kelepçeler...
Bir anda çatışma başlıyor...
Yaralılar, gözaltılar, tutuklamalar...
Hatta ölümler...
Kadınlar çığlık atıyor, çocuklar ağlıyor...
*
Farkında değilsiniz...
Güneydoğuda Kandil Dağı için her gün şehitler verilirken Anadoluda oluyor bunlar...
Anadolunun Kandil dağları çokuluslu yabancı şirketler ile onların badem bıyıklı ortaklarına devlet eliyle teslim ediliyor bu kez...
Oralarda yaşayan insanlar kendi Kandillerini savunmak istiyorlar...
Ormanlarını, yaylalarını, derelerini...
Kendi Kandillerini vermemek için savaşıyorlar...
Ama...
Bu kez terörist sermaye ile birlikte karşılarında; devlet...
*
Çünkü devleti ele geçirmiş zihniyet için vatan demek; kazanç, para, altın, sermaye, çıkar, avanta, beleş, yağma, talan demek...
Milyon senedir şarkı söyleye söyleye akan dere... Bir yiğidin göğsü gibi ulu dağlar... Anaç ve yerimli yaylalar... Bir sevdalı söğüt... Bir çiğdem çiçeği... Üzerinde uçan kuşuyla, suyuyla, toprağıyla, havasıyla vatan”, onlara göre değil...
*
Gerçek vatanseverler direniyorlar...
Farkında değilsiniz; bir savaş sürüyor Anadoludaki Kandil dağlarında...

                                                                                                                           Bekir COŞKUN

16 Eylül 2011 Cuma

Mersin'in Mut ilçesinde kurulan Rüzgâr Enerjisi Santrali yılda asgari 120 milyon kWh enerji üretecek

Mersin Rüzgâr Enerjisi Santrali yılda asgari 120 milyon kWh enerji üretecek
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından geçici kabulü yapılarak üretime başlayan 33 MW kapasiteli Mersin Rüzgâr Enerjisi Santrali, toplam 90 milyon Türk Lirası yatırım maliyeti ile 8 ayda tamamlanarak hizmete girdi. Santralin yılda asgari 120 milyon kWh enerji üreterek
Orta ve Batı Akdeniz Bölgesi’nde kurulan ilk rüzgâr enerjisi santrali olma özelliği taşıyan Mersin Rüzgâr Enerjisi Santrali, ülke ekonomisi ve çevre açısından da kazanç sağlayacak bir yatırım olma özelliği taşıyor. Santral, yıllık 72 bin tonluk karbondioksit emisyonunu engelleyecek. Bu yatırım sayesinde, ithal edilen fosil yakıtlar için her yıl ödenen 10 milyon Türk Lirası tutarında yerli kaynağın ülke dışına çıkışının da önüne geçilecek.Mersin’in Mut ilçesinde 90 milyon TL yatırımla hayata geçirilen santral 12 bin konutun enerji ihtiyacını karşılayaca

NKP (NÜKLEER KARŞITI PALTFORM)Büyükeceli'deki eylemi ses getirdi.

MERSİN NÜKLEER KARŞITI PALTFORM. İSTANBUL NÜKLEER KARŞITI PALTFORM. ADANA MÜKLEER KARŞITI PALTFORM. ANTALYA NÜKLEER KARŞITI PALTFORM. SİLİFKE NÜKLEER KARŞITI PALATFORM.CHP Mersin İl ve İlçe Örgütleri,Nükeer Karşıtı pekçok sivil kitle örgütünün destek verdiği eyleme ilgi büyüktü. Belediye önüne kadar yürüyen Nükleer Karşıtları,bir süre Mersin-Antalya yolunu trafiğe kapadı.Nükleer Karşıtları Akkuyu Nükleer Santralinin inşaa alanına yöneldi.İnşaat alanında güvenlik kuvvetlerin çabasına rağmen göstericiler inşaat alanına girdi.Güvenlik Kuvvetlerinin göstericileri güvenlik kordonuna almalarından sonra NKP Dönem sözcüsü Sebahat Aslaninşaat alanında basın açıklaması yaptı.Yaptığı açıklamada:
Bugün, Dünyanın EmperyalisAğustos t Ülkelerinin B...aşını çeken İnsanlık Katili ABD' nin 6 ve 9
Ağustos 1945 Tarihlerinde NÜKLEER Santrallerin ürettiği ATOM Bombalrını JAPONYA' nın
HİROŞİMA ve NAGASAKİ Şehirlerine ATMASI sonucunda Öldürülen İNSAN' ları saygı ile anıyor
ABD' yi işlediği İNSAN' lık suçundan kaynalıda klıda kınıyoruz.
NAGASAKİ' de HİROŞİMA' da ÇERNOBİL' de ve enson FUKKUŞİMA' da Yüzbinlerce İNSAN' ı
Öldüren Yüzbinlerce km karelik Toprağı kirleten, DOĞA' yı yok eden Ölüm Makineleri olan
NÜKLEER SANTRALLER şimdide Ülkemizde İNSAN' lara v ra ve DOĞA' ya zarar vermek için kurulmak
isteniyor.
BİZLER;
RUSYA' nın tamamen sahip olacağı, DÜNYA'da A' da denenmemiş VV nmemiş ' VV 1200 '' REAKTÖR Teknolojisiyle
kurulmak istenen AKKUYU NÜKLEER SANTRAL' inin Ülkemizde Enerjide RUSYA' ya bağımlılığımızı
daha çok arttıracağı, Ülkemizi NÜKLEER ÇÖPLÜK haline dönüştürecğinİ, YÖRE Halkına İŞ, AŞ sağlamayacağını
kurulum amacının RUSYA' ya rant kazandırmak olduğunu biliyoruz AKKUYU' da Halka rağmen, NÜKLEER SANTRAL
kurma Projesi Hukuksuz bir şekilde TÜRK ve RUS Hükümetleri tarafından yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır.
FUKUŞİMA' da NÜKLEER SANTRAL kazasından sonra Dünyanın en son NÜKLEER SANTRAL Teknolojisini
kullanan JAPONYA bile NÜKLEER SANTRAL' lerin yaratmış olduğu RADRASYON felaketiyle baş edememiş
yeni NÜKLEER SANTRAL Kurma programından vaz geçmiş, eski NÜKLEER SANTRAL' lerinide kapatmaya karar vermiştir.
JAPONYA NÜKLEER SANTRAL' ler yüzünden kendi ülkesini Ekonomik ve ve sosyal olarak zarara uğrattığı gerekçesi ile
Ülkemizi zarara uğratmamak için SİNOP' ta NÜKLEER SANTRAL Kurmaktan vazgeçmiştir.
DÜNYA' da NÜKLEER E ndüstrinin dibe vurduğu gerçeğini görmezden gelen AKP Hükümeti, Ülkemizin mevcut
Enerji potansiyeli dururken atık sorunu çözülememiş, pahalı tehlikeli dışa bağımlı bir Enerji Üretim alanı
olan NÜKLEER SANTRAL Kurma konusundaki ısrarını anlamak mümkün değildir.
AKP ve RUS Hükümetleri sesimize kulak vermek zorundadır,
ne MERSİN' de ne SİNOP' ta nede ÜLKE' mizin hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz.
AKP Hükümetini brkez daha bu maceradan vaz geçmeye çağırıyoruz. HİROŞİMA ve
NAGASAKİ' nin 66 yılında yeni felaketlerin kapısını açacak NÜKLEER SANTRAL Macerasına karşı kamuoyunu
mücadeleye çağırıyor ve ÜLKE' mizde NÜKLEER SANTRAL' leri yaptırmayacağımızı bir kez daha haykırıyoruz."dedi.


İşte,Türkiye-Rusya nükleer anlaşmasının içeriği

Sahibi yüzde 100 Rusya olan bir proje şirketi kurulacak.
Türk tarafı bedelsiz olarak araziyi Rus şirketine devredecek. (devir teslim gerçekleşti)
Rus şirketi buraya dört adet VVER-1200 Rus modeli reaktör ünitesi kuracak.
Santralin, yardımcı tesislerinin ve üretilecek elektriğin sahibi Rus şirketi olacak.
Nükleer santralin inşası için, Rusya'dan kalifiye işçiler ve personel -bunu özellikle Gülnar, Büyükeceli ve Aydıncık'ta oturan yurttaşlarımız iyi anlasınlar- çalıştırılacak. Nükleer santral Rus personel tarafından işletilecek.
Ruslar Akkuyu sahasında 10 bin kişilik işçi köyünün oluşturulmasını istemektedirler ancak bu işçilerin hangi oranda Türklerden oluşacağı konusunda bir açıklık yoktur.
Yine Türk tarafı, Rus çalışanların ülkeye giriş çıkışı, Akkuyu sahasına yerleşimi, çalışanların edindiği taşınır ve taşınmaz mallarının yönetimi konusunda özel kolaylıklar uygulayacaktır yani Ruslar Akkuyu'da âdeta incirlik gibi özerk bir üs elde etmiş olacaklardır.
Rus proje şirketi, santralin hisselerini satmak isterse Türk tarafının hisseleri en fazla yüzde 49 olabilecektir yani çoğunluk hisseleri Ruslarda olacaktır. Ayrıca santrale yakıt Rusya'nın TVEL şirketi tarafından sağlanacaktır.
Yine, Türkiye Elektrik Ticaret AŞ de Rus tarafıyla kurulacak birinci ve ikinci ünitenin üreteceği elektriğin yüzde 70'ini, üçüncü ve dördüncü ünitelerin de yüzde 30'unu on beş yıl süreyle 12,35 ABD senti olacak şekilde alım garanti sözleşmesi imzalayacaktır.
Yine, Akkuyu sahası için düşünülen VVER-1200 model üniteler Rusya tarafından yeni geliştirilmiştir. Daha henüz dünyada VVER-1200 model bir reaktör işletme halinde bulunmamaktadır ve henüz rüştünü ispatlamış reaktörler değildir. Rusya bu modeli ilk kez Leningrad Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesi ile Novovoronezh Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesinde inşa edeceğini açıklamıştır.
Akkuyuda inşa edilecek santral, bir ülke sınırları içinde bulunup da sahibinin bir başka ülke olduğu dünyanın ilk nükleer santrali olacaktır. Hiç bir ülkede yabancı bir devlet, başka bir ülkede nükleer santralın hem finansmanını hem inşaatını hem de işletmesini yüklenmedi. Böyle bir proje dünyanın hiçbir ülkesinde şu ana kadar gerçekleşmedi.
Uzmanlar, böyle bir anlaşmanın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun denetim regülasyonlarına uygun olmadığını belirtmektedirler. Nükleer santral yapmak için uğraşan ülkelerin tamamında devlet nükleer santralin sahibidir veya ortağıdır. Dünyada ilk nükleer santral alanında benzeri bulunmayan bir ihale modeli ve santral üzerine imzalanan bu anlaşma ile ilgili ülkemizde nükleer teknolojiyi, nükleer santralleri savunan tüm akademisyenler, bürokratlar ve teknokratlar bile isyan etmektedir.
Örneğin son otuz yılda nükleer santralin Akkuyu'da kurulması için çalışan Hacattepe Üniversitesi Nükleer Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Profesör Doktor Osman Kemal Kadiroğlu, EKOIQ Yeşil İş ve Yeşil Yaşam Dergisinde yayımlanan röportajında Rusya ile Türkiye Hûkümeti arasında yapılan anlaşmayla ilgili olarak "Ülkemize büyük bir kazık atılıyor ama ne yazık ki bizde nükleer santral tipi seçimlerine rüşvet veya siyasi dayatmacılık karışmaktadır." demektedir.
 Bu alışverişten Türkiye ne kazanıyor? Doğal gaz dış alımımızda Rusya'ya bağımlılığımız yüzde 64, petrolde yüzde 33. Buna bir de nükleeri ihalesiz olarak Rusya'ya verme niyetini eklerseniz enerjideki bağımlılığımız yüzde 80'e gelmektedir.
Alışveriş olunca bir şey verilir, bir şeyler alırsınız ama ülkeden verip, aldığınızı şirketler adına almak kabul edilebilir bir devlet yönetimi değildir. Nükleeri de Ruslara verirken bir şirketin projesi haline dönüşen Samsun-Ceyhan Rus petrolünü sağlamak, bir diğer şirkete, Gazprom ile evlilik yüzüğü takmak... İşte Türkiye'nin kazandığı budur. Üstelik bu şirketin elinde yirmi üç ilin gaz dağıtım lisansı var. Daha yalın bir ifadeyle, Gazprom'a sadece gaz ithalinde değil, gaz dağıtımında da bağımlı hale geliyoruz Rusya'ya.

Wikileaks’ten Akkuyu için ne sızdı?

06 Eylül 2011
Amerika’nın Moskova Büyükelçisi, Akkuyu’da nükleer santral kuracak Rus firması için şu yorumu yapıyor: Yeterli altyapısı ve eğitimli uzmanı yokken bu işe kalkışması gerçek dışı


Bayram tatilinde Greenpeace Akdeniz’den ilginç bir email aldım. 'Wikileaks’te Rus Ruleti' başlıklı haberde kısaca şu yazılıydı:
Türkiye’de kurulması planlanan nükleer santrali inşa edecek Rus Atomstroyexport firmasının yeterli altyapısı yok. Türkiye, bu santralle Rusya’ya daha bağımlı hale gelecek.”
Mersin Akkuyu’daki nükleer santral hakkında yazarken bu bilgiye sahip değildim. Ancak anlaşmayı okumak, bu santralle Rusya’ya daha bağımlı hale geleceğimizi anlamaya yetiyordu.
Tabii ki yetkililer, aksini söylüyor. Hababam tekrarladıkları şey, Türkiye’nin nasıl da bu enerjiye ihtiyaç duyduğu ve nasıl da kendi kaynaklarını kullanarak kâr edeceği.
Rus firma Rosatom hakkında kimse bir şey bilmediğinden ve ekonomi gazetecileri de bülten haberciliği yaptığından, unuttuk bile Akkuyu’yu.
Peki Wikileaks’ten son sızan belgelerde ne var? Okuyun, kararı siz verin.
Rosatom sıkıntıda
* Amerika’nın Moskova Büyükelçisi John Beyrle, Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santrali de inşa edecek Rus Atomstroyexport (Rosatom) Şirketi’nin finansman ve teknik altyapı sıkıntısı yaşadığını söylüyor.
* Daha önce Bulgaristan’da görev yapan John Beyrle’in 3 Nisan 2009’da Moskova’ya gitmeden önce yaptığı açıklamalar, 25 Ağustos 2011’de Wikileaks’te yayınlandı.
* Belgeler, “Rus Atomstroyexport, mevcut uluslararası nükleer enerji sözleşmelerini yerine getirememesine rağmen yenilerini aramaya devam ediyor” başlığı altında yayınlandı.
* Büyükelçi John Beyrle’e göre “Atomstroyexport; Hindistan, İran, Bulgaristan ve Ukrayna’da toplam 11 yeni nükleer santral inşaatı sözleşmelerinin peşinden koşuyor. Bunların yanı sıra 6 yeni nükleer reaktör için de müzakereler devam ediyor (Çin’de 2 ve Türkiye’de 4). Ancak kredi krizi, yetersiz makine-üretim altyapısı ve eğitimli uzman eksikliği nedenleriyle Atomstroyexport’un kısa sürede tüm bu planları gerçekleştirmesi gerçek dışıdır.’’

Büyükeceli/Akkuyu